Blogger tarafından desteklenmektedir.

A Piece of Passion In Life

    • Anasayfa
    • Sağlıklı Beslenme
    • 52 Hafta 52 Değİşİm
    • İyİ Yaşam
    • Tavsİyemdİr
    • _Okunma
    • _İzlenme
    Herkese Selam,

    Blogu düzenli olarak takip edenlerinde(!) bildiği üzere Sağlıklı Yaşam etiketli hemen hemen tüm yazılar radikal bir karar verip beslenme düzenimi değiştirmeye karar verdiğim ve neler yapacağımla ilgiliydi. Fakat hiçte öyle olmadı. 3 gün başarılı olurken 4. gün pes edip eski düzenime geri döndüm. Bu da 'ben istikrarlı bir insan değilim' mantığını oluşturduğundan dolayı psikolojik olarak kendimi sorgulatmaya başladı.
    Sonuç olarak da aslında neyi, nasıl istediğimin önemli olduğunu fark ettim.



    Sanılanın aksine sağlıklı beslenmek ya da diyet yapmak zor değil. Zor sandığımız için korkuyoruz aslında başlamaktan.

    Mesela sağlıklı beslenmeye çalıştığım dönemler bana en zor gelen kısım ne yiyeceğimi bilememekti. En sevdiğim şeyler bile korkutucu görünürken, içim bir yandan da deli gibi onları yemek istiyordu. Ama bunun en kolay formülü Yiyeceklerini önceden hazırlamakmış. Bir gece önceden ertesi günün yiyecekleri hazırlamak, planlamak bizi olası bir ne yiyeceğim düşüncesinden kurtarırken, bir yandan da anlık gelen can çekme krizlerini kontrol altına almamıza yardımcı oluyor.

    Açken markete gittiğimde reyonlardaki tüm rafine ürünler üzerime atlıyor; 'beni al, beni al' diye. Düşen kan şekerimde onların en büyük destekçisi oluyor tabii. Bu durumda açken markete gitmemek ya da ara öğünler ile dengeyi sağlamak oldukça başarılı bir çözüm gibi görünüyor sanki 😊

    Açlık var, açlık var mesela. Sırf can sıkıntısına yemek yemek istediğiniz ya da bir şeyler atıştırdığınız olmuyor mu hiç? Benim çok oluyor, özellikle de işte zaman zaman o kadar çok sıkılıyorum ki 'ne yesem' diye aranıyorum. Aslında yemeğe sarılmak yerine mesela dışarı çıkıp hava alabilir, su içebilir, bitki çayı içebilir; gereksiz kalori yükü altına girmeyebilirim. Yani açlığımızı kontrol edebiliriz, hele ki duygusal açlıksa.



    Açlık kontrol edilebildiği gibi porsiyon kontrolü yapmak da elimizde aslında. Büyük tabak yerine küçük bir tabak kullanmak hem gözümüzün açlığını giderir hem de dozunda yememizi sağlar.

    Kilo vermek ya da istediğimiz bedene kavuşmak sadece beslenmeden ibaret değil, egzersiz yapmak da bir o kadar önemli. Bunu bilmeyen yoktur tabii ki ama ya egzersiz yapmayı sevmiyorsak?

    Aslında egzersiz yapmayı sevmemek diye bir şey yok, sevdiğin egzersizi bulamamak diye bir şey var.
    Bunu da deneye yanıla bulabiliriz.

    Ama bir de egzersiz yapmayı sevip yapmayanlar var ki ben gibi, zorlamaktan başka yapacak bir şey yok. 😊 21 gün zorlayıp, alışkanlık kazanmak önemli bir basamak olabilir, benim gibi tembeller için.



    Hayatta önemli olan hedef belirlemek ve hedefe giderken yaşadığımız zorluklar karşısında yılmamak derdim, ki öyle de ama gün içinde yaşadığımız yorgunluklar ne yazık ki bizde tükeniklik gibi sorunlara yol açıyor. Bu yüzden ne spora ne düzenli beslenmeye zaman kalmıyor. İşte böyle bir durumda da motivasyonumuzu belirlemek, bize bir düzen belirleme de yardımcı olabilir.

    Kilo vermek de sağlıklı beslenmek de yapabileceğimiz şeyler olup, kontrolleri elimizde..
    Sadece içimizde onun gücünü bulabilelim..

    Sevgiyle ve Sağlıkla Kalın 💖
    Devamını Oku
    Herkese Selam,

    Mayıs.. Hayatımdaki ilkleri, iliklerime kadar yaşatan ve arkasında birçok ders bırakan Mayıs..


    Bursa gezisi ile başlayan Mayıs ayını hastanede sabahlayarak bitirmek hayatıma farklı bir açıdan bakmamı sağladı.


    Mayıs henüz başlamadan önce bir anda Bursa'ya gitmeye karar verdik. Birkaç gün önce BUDO'dan biletlerimizi aldık. 6 Mayıs sabahı da Sirkeci'den yola çıktık. Yaklaşık 1,5-2 saat süren deniz yolculuğundan sonra Mudanya'ya vardık. Mudanya'da ilk bulduğumuz mekanlardan birinde serpme kahvaltı yaptıktan sonra otobüs, metro, dolmuş gibi her çeşit toplu taşıma aracını kullanarak tamamen ticarethane yuvası olmuş Cumalıkızık Köyü'ne vardık. Sıcak ve kalabalıkla beraber çekilmez olan Köy'den yine çeşitli toplu taşıma araçlarını kullanarak merkeze vardık ve günün koşuşturmacası içinde dönüş BUDO'sunu kaçırdık. Bazen kötü şeyler aslında iyi şeylerin olmasına sebep olmak için olurmuş, bunu ilk defa BUDO'yu kaçırdıktan sonra oturup dinlenme birası içerken farkettim. Farketmekle kalmayıp bir de gün içinde ilk kez nefes almanın güzelliğini keşfettim. Hayat, nefes almakla güzel, nefes almakla anlamlıymış ve koşuşturma aslında hayattan keyif almamızı engelliyormuş.


    Bu ay iki güzel tiyatro oyunu izleme fırsatı buldum. Semaver Kumpanya'nın en güzel eserlerinden biri olan Kuşlar ve Behiç Ak'ın kendisini tanımama vesile olan eseri Ayrılık
    Semaver Kumpanya ile de Çevre Tiyatrosu'nun muhteşem yeri ile de Mayıs ayında tanıştım aslında. Sevinç Erbulak, Fırat Tanış, Serkan Keskin, Sarp Aydınoğlu, Sezin Boyacı gibi oyuncuları tanıma fırsatını da bu ayda buldum ve tabii ki sahne performaslarını gözümü kırpmadan izleyerek hayatımdaki 'En Güzel Anlar' kısmına yenilerini ekledim.
    Kuşlar, aslında oldukça 'eski' bir oyun; Aristofanes'in 2500 yıl önce yazdığı ve hala günümüze ışık tutan bir eser.. Bolca imalı olarak günümüze uyarlanan eser de oldukça düşündürücü sahneler vardı ki unutmadan şarkılar da çok uyumluydu. Önümüzdeki sezon olur mu bilmem ama olursa hayatınızdaki koşuşturmalardan 2 saat ayırıp, mutlaka izleyin derim.


    Ayrılık ise kadın erkek ilişkilerinde ayrılık sürecini epey dolu dolu hissettiren bir oyundu. Boşandıklarından 1 yıl 13 gün sonra yanyana gelip, ilişkileri boyunca yaşadıklarını, neler hissettiklerini komik bir şekilde anlatan, anlatırken de içinizde 'Hımmm' hissi uyandıran, kendinizden bir parça bulduran güzel bir oyundu. Sanırım Fırat Tanış ile Sevinç Erbulak'ın ayrılmaz ikili hali önümüzdeki sezon da devam edecek gibi görünüyor, bu yüzden kaçırmadan uyumlarını izleyin. 😊


    Başka Sinema'nın filmleri aynı adı gibi sanat anlamında bambaşka filmler oluyor her zaman. Aynı Gelecek Günler (Things to Comes) gibi.. 2016 Fransa - Almanya ortak yapımı bir film. Fransa'nın direniş esintilerini barındırırken, Almanya'nın felsefik düşüncelerine de yer vermiş. Nathalie adında bir felsefe öğretmenin, önce annesi kaybetmesi sonra da eşinin onu aldatması üzerine boşanması ile hayatının nasıl değiştiği anlatan; anlatırken de hayat üzerine epey düşündüren bir film.


    Müzik, hayatımın vazgeçilmez unsurlarından biri. Ruh halimi değiştiren, motive eden, hatta sesimi beğenmemi sağlayan bir unsur. Yeni şarkıları, müzik türlerini keşfetmeyi de ayrıca severim. Bu ay iki yeni şarkı, şarkıcı keşfettim ve birinin bağımlısı oldum resmen. Manuş Baba'yı bu şarkı ile tanıdım ve tüm şarkılarını dinlemeden duramadım. Bir diğer şarkı ise Ozbi & Gülce Duru'nun Olmazlara Yandım. Gülce'yi daha önceden birebir tanıma fırsatı da bulmuştum ama Ozbi ilk defa dinlediklerimden. Birkaç müzik türünü birbirine bağlayan farklı bir şarkı olmuş bence..

    Mayıs ayında elime pek çok kitap geçti, ama sadece geçtiler.. Ne yazık ki hepsi yarıda kaldı ya da 'Okunacaklar Listesi'nde sıraya yerleştiler.

    Anneler Günü'nde yıllardır burnumun dibinde olan ama hiç gitmediğim bir mekanı da keşfettim. Sarıyer'de oturup, Kireçburnu Fırını'na ilk kez gitmek tabii ki de benim ayıbım.. Ama masaya oturur oturmaz Anneler Günü'nü kutlamak da onların gönülçelen başarısıdır bence. Personelin sempatik tavırları, tatlıların muhteşem lezzeti ve manzaranın efsaneliği.. Söyleyeceklerim bu kadar.. 💖😊


    Bu ay asıl sevdiğim keşiflerden biri yeni bir uygulama ile tanışmak oldu; Piriguide. Tarihi Yarımada, İstanbul'u sevmeme sebep olan yerden biridir. İşte Piriguide ise benim gibi İstanbul'da turistcilik oynayan ya da gerçekten turist olanlar için bir uygulama. Hem yerleri keşfederken hem de onların hikayelerini öğrendiğiniz hatta Saffet Emre Tonguç gibi başarılı rehberlerin eşliğinde hazırlanmış, oldukça başarılı bir uygulama. İşin daha da iyi bir yanı sadece İstanbul değil birçok şehir için hazırlanmış olması. Gezmeyi sevenlere bir tavsiye olsun, eğer hala keşfetmedilerse 😊

    Güle oynaya bitirecektim Mayıs ayını, 'Oh ne dolu dolu bir ay oldu' diye övünerek bir de! 29 Mayıs sabahı kendimi bir anda hastanede buldum ve hayatımda yeni bir cümleyle tanıştım. 'Babam kalp krizi geçirdi' Duygusal anlamda hala çok zorlayan bir cümle bu. Zira beynim idrak edemedi o günlerde. Maksimum grip olan babamı yoğun bakımda cihazlara bağlı görmek çok zordu. 2,5 gün süren sindirme hali. Çok zordu. Kimileri ailesini kaybederken ben durmuş size sadece yoğun bakımda birkaç gün yatmış babamdan bahsediyorum. Çünkü bu zamana kadar yaşadığım en büyük acı bu. Ama anlıyorum, sevdiğin birini kaybetme düşüncesinin korkunçluğunu.. Hayatın kısalığını anlıyorum. Pişmanlıkları anlıyorum. Daha yapacaklarımız varken yapamadan gidebileceğimizi anlıyorum. Bazen gerçeklerle yüzleşmemiz gerektiğini anlıyorum.

    Velhasıl kelam, Mayıs bana dedi ki 'Yaşa kızım, en güzel şekilde yaşa, en sevdiklerinle yaşa, kıymetini bile bile yaşa.. Her nefesinde şükrede şükrede yaşa.. '

    Şimdi her anım daha değerli, her anım daha önemli..

    Sevdiklerinizin yanınızda olduğu, dolu dolu geçirdiğiniz aylarınız olsun.. 💖

    Sevgiyle ve Sağlıkla kalın 💖
    Devamını Oku
    Yenİ
    Yazılar
    Eskİ
    Yazılar

    Hakkımda

    Fotoğrafım
    Ayşe Baykal Girginkoç
    Hayat, ciddiye almak için çok kısa; keyif almak için çok uzun bence..
    Profilimin tamamını görüntüle

    Takİp Edİn

    • facebook
    • twitter
    • instagram

    En Son Yazılanlar

    E-Posta Gönderelim!

    * indicates required

    Arşİv

    • ►  2022 (1)
      • ►  Nisan 2022 (1)
    • ►  2019 (13)
      • ►  Mart 2019 (6)
      • ►  Şubat 2019 (3)
      • ►  Ocak 2019 (4)
    • ►  2018 (12)
      • ►  Aralık 2018 (6)
      • ►  Kasım 2018 (2)
      • ►  Eylül 2018 (1)
      • ►  Temmuz 2018 (1)
      • ►  Nisan 2018 (1)
      • ►  Ocak 2018 (1)
    • ▼  2017 (12)
      • ►  Temmuz 2017 (1)
      • ▼  Haziran 2017 (2)
        • Diyetin Gücü Adına - 1
        • Ne Buldum? - Mayıs
      • ►  Mayıs 2017 (1)
      • ►  Mart 2017 (3)
      • ►  Şubat 2017 (4)
      • ►  Ocak 2017 (1)
    • ►  2016 (34)
      • ►  Aralık 2016 (2)
      • ►  Kasım 2016 (1)
      • ►  Ekim 2016 (4)
      • ►  Temmuz 2016 (4)
      • ►  Haziran 2016 (1)
      • ►  Mayıs 2016 (3)
      • ►  Nisan 2016 (4)
      • ►  Mart 2016 (4)
      • ►  Şubat 2016 (6)
      • ►  Ocak 2016 (5)
    • ►  2015 (4)
      • ►  Kasım 2015 (3)
      • ►  Ekim 2015 (1)

    İletİşİm Formu

    Ad

    E-posta *

    Mesaj *

    Son Okunanlar

    • Freddie VS Müslüm - Bu Bir His Savaşıdır!
    • Ertelemek Kaçmaktır, Değil Mi?

    En Çok Okunanlar

    • 20li Yaşlarda Okunması Gereken 12 Kitap
    • Kaliteli Zaman ft. İyi İlişkiler!
    facebook Twitter instagram

    Created with by Ayşe Baykal | Distributed By A Piece of Passion in Life

    Back to top