Ne Buldum? - Mayıs

11:00

Herkese Selam,

Mayıs.. Hayatımdaki ilkleri, iliklerime kadar yaşatan ve arkasında birçok ders bırakan Mayıs..


Bursa gezisi ile başlayan Mayıs ayını hastanede sabahlayarak bitirmek hayatıma farklı bir açıdan bakmamı sağladı.


Mayıs henüz başlamadan önce bir anda Bursa'ya gitmeye karar verdik. Birkaç gün önce BUDO'dan biletlerimizi aldık. 6 Mayıs sabahı da Sirkeci'den yola çıktık. Yaklaşık 1,5-2 saat süren deniz yolculuğundan sonra Mudanya'ya vardık. Mudanya'da ilk bulduğumuz mekanlardan birinde serpme kahvaltı yaptıktan sonra otobüs, metro, dolmuş gibi her çeşit toplu taşıma aracını kullanarak tamamen ticarethane yuvası olmuş Cumalıkızık Köyü'ne vardık. Sıcak ve kalabalıkla beraber çekilmez olan Köy'den yine çeşitli toplu taşıma araçlarını kullanarak merkeze vardık ve günün koşuşturmacası içinde dönüş BUDO'sunu kaçırdık. Bazen kötü şeyler aslında iyi şeylerin olmasına sebep olmak için olurmuş, bunu ilk defa BUDO'yu kaçırdıktan sonra oturup dinlenme birası içerken farkettim. Farketmekle kalmayıp bir de gün içinde ilk kez nefes almanın güzelliğini keşfettim. Hayat, nefes almakla güzel, nefes almakla anlamlıymış ve koşuşturma aslında hayattan keyif almamızı engelliyormuş.


Bu ay iki güzel tiyatro oyunu izleme fırsatı buldum. Semaver Kumpanya'nın en güzel eserlerinden biri olan Kuşlar ve Behiç Ak'ın kendisini tanımama vesile olan eseri Ayrılık
Semaver Kumpanya ile de Çevre Tiyatrosu'nun muhteşem yeri ile de Mayıs ayında tanıştım aslında. Sevinç Erbulak, Fırat Tanış, Serkan Keskin, Sarp Aydınoğlu, Sezin Boyacı gibi oyuncuları tanıma fırsatını da bu ayda buldum ve tabii ki sahne performaslarını gözümü kırpmadan izleyerek hayatımdaki 'En Güzel Anlar' kısmına yenilerini ekledim.
Kuşlar, aslında oldukça 'eski' bir oyun; Aristofanes'in 2500 yıl önce yazdığı ve hala günümüze ışık tutan bir eser.. Bolca imalı olarak günümüze uyarlanan eser de oldukça düşündürücü sahneler vardı ki unutmadan şarkılar da çok uyumluydu. Önümüzdeki sezon olur mu bilmem ama olursa hayatınızdaki koşuşturmalardan 2 saat ayırıp, mutlaka izleyin derim.


Ayrılık ise kadın erkek ilişkilerinde ayrılık sürecini epey dolu dolu hissettiren bir oyundu. Boşandıklarından 1 yıl 13 gün sonra yanyana gelip, ilişkileri boyunca yaşadıklarını, neler hissettiklerini komik bir şekilde anlatan, anlatırken de içinizde 'Hımmm' hissi uyandıran, kendinizden bir parça bulduran güzel bir oyundu. Sanırım Fırat Tanış ile Sevinç Erbulak'ın ayrılmaz ikili hali önümüzdeki sezon da devam edecek gibi görünüyor, bu yüzden kaçırmadan uyumlarını izleyin. 😊


Başka Sinema'nın filmleri aynı adı gibi sanat anlamında bambaşka filmler oluyor her zaman. Aynı Gelecek Günler (Things to Comes) gibi.. 2016 Fransa - Almanya ortak yapımı bir film. Fransa'nın direniş esintilerini barındırırken, Almanya'nın felsefik düşüncelerine de yer vermiş. Nathalie adında bir felsefe öğretmenin, önce annesi kaybetmesi sonra da eşinin onu aldatması üzerine boşanması ile hayatının nasıl değiştiği anlatan; anlatırken de hayat üzerine epey düşündüren bir film.


Müzik, hayatımın vazgeçilmez unsurlarından biri. Ruh halimi değiştiren, motive eden, hatta sesimi beğenmemi sağlayan bir unsur. Yeni şarkıları, müzik türlerini keşfetmeyi de ayrıca severim. Bu ay iki yeni şarkı, şarkıcı keşfettim ve birinin bağımlısı oldum resmen. Manuş Baba'yı bu şarkı ile tanıdım ve tüm şarkılarını dinlemeden duramadım. Bir diğer şarkı ise Ozbi & Gülce Duru'nun Olmazlara Yandım. Gülce'yi daha önceden birebir tanıma fırsatı da bulmuştum ama Ozbi ilk defa dinlediklerimden. Birkaç müzik türünü birbirine bağlayan farklı bir şarkı olmuş bence..

Mayıs ayında elime pek çok kitap geçti, ama sadece geçtiler.. Ne yazık ki hepsi yarıda kaldı ya da 'Okunacaklar Listesi'nde sıraya yerleştiler.

Anneler Günü'nde yıllardır burnumun dibinde olan ama hiç gitmediğim bir mekanı da keşfettim. Sarıyer'de oturup, Kireçburnu Fırını'na ilk kez gitmek tabii ki de benim ayıbım.. Ama masaya oturur oturmaz Anneler Günü'nü kutlamak da onların gönülçelen başarısıdır bence. Personelin sempatik tavırları, tatlıların muhteşem lezzeti ve manzaranın efsaneliği.. Söyleyeceklerim bu kadar.. 💖😊


Bu ay asıl sevdiğim keşiflerden biri yeni bir uygulama ile tanışmak oldu; Piriguide. Tarihi Yarımada, İstanbul'u sevmeme sebep olan yerden biridir. İşte Piriguide ise benim gibi İstanbul'da turistcilik oynayan ya da gerçekten turist olanlar için bir uygulama. Hem yerleri keşfederken hem de onların hikayelerini öğrendiğiniz hatta Saffet Emre Tonguç gibi başarılı rehberlerin eşliğinde hazırlanmış, oldukça başarılı bir uygulama. İşin daha da iyi bir yanı sadece İstanbul değil birçok şehir için hazırlanmış olması. Gezmeyi sevenlere bir tavsiye olsun, eğer hala keşfetmedilerse 😊

Güle oynaya bitirecektim Mayıs ayını, 'Oh ne dolu dolu bir ay oldu' diye övünerek bir de! 29 Mayıs sabahı kendimi bir anda hastanede buldum ve hayatımda yeni bir cümleyle tanıştım. 'Babam kalp krizi geçirdi' Duygusal anlamda hala çok zorlayan bir cümle bu. Zira beynim idrak edemedi o günlerde. Maksimum grip olan babamı yoğun bakımda cihazlara bağlı görmek çok zordu. 2,5 gün süren sindirme hali. Çok zordu. Kimileri ailesini kaybederken ben durmuş size sadece yoğun bakımda birkaç gün yatmış babamdan bahsediyorum. Çünkü bu zamana kadar yaşadığım en büyük acı bu. Ama anlıyorum, sevdiğin birini kaybetme düşüncesinin korkunçluğunu.. Hayatın kısalığını anlıyorum. Pişmanlıkları anlıyorum. Daha yapacaklarımız varken yapamadan gidebileceğimizi anlıyorum. Bazen gerçeklerle yüzleşmemiz gerektiğini anlıyorum.

Velhasıl kelam, Mayıs bana dedi ki 'Yaşa kızım, en güzel şekilde yaşa, en sevdiklerinle yaşa, kıymetini bile bile yaşa.. Her nefesinde şükrede şükrede yaşa.. '

Şimdi her anım daha değerli, her anım daha önemli..

Sevdiklerinizin yanınızda olduğu, dolu dolu geçirdiğiniz aylarınız olsun.. 💖

Sevgiyle ve Sağlıkla kalın 💖

Benzer Yazılar

0 Yorum