Blogger tarafından desteklenmektedir.

A Piece of Passion In Life

    • Anasayfa
    • Sağlıklı Beslenme
    • 52 Hafta 52 Değİşİm
    • İyİ Yaşam
    • Tavsİyemdİr
    • _Okunma
    • _İzlenme
    Herkese merhaba,



    Hemen hemen hepimiz artık birer bağımlıyız. Neyi kastettiğimi eminim ki anladınız; Telefon! Kontrol etmeden, devamlı bakmadan duramıyoruz. Ben aslında 'Telefon Bağımlısı' ibaresini hiç kabul etmez, inatla 'Hayır, telefon bağımlısı değilim. Ben internet bağımlısıyım' derdim.Ta ki bugüne kadar; bu gün 3 dakika içinde 4 kez telefonun kilidini açıp kapayınca anladım ki tam bir telefon bağımlısıyım. Hayır, korkuyorum bir de telefonun kilidini bozacağım diye..
    Peki ya siz?..
    Gün içinde telefonunuzu kaç kez elinize alıyorsunuz? En çok sosyal medya hesaplarında mı yoksa diğer uygulamalarda mı vakit geçiriyorsunuz? Hangi uygulamaları daha çok kullanıyorsunuz? Yoksa siz de benim gibi sadece 'İnternet Bağımlısı' mısınız?
    Aslında bugün sizlere telefonumda olan ve kullanmayı sevdiğim bir iki uygulamadan bahsetmek istiyorum. Bu sayede telefonların kilitlerini boş yere açmamış oluruz belki :)
    Biliyoruz ki hayattaki en zor şeylerden biri de 'dil öğrenmek'. Kurslara gideriz, yabancı arkadaşlar edinmeye çalışırız, gece gündüz demeden yabancı dizi izleriz ama en sonunda 'Yok ya yurtdışına gitmeden olmuyor bu iş!' deriz. Aslında oluyormuş, yapabilenler var en azından.
    İki kere hazırlık eğitim alıp, bir dönem özel ders vermiş olmama rağmen hala yetersiz gördüğüm bir İngilizce'ye sahibim ben de. İşte bunu geliştirebilmek adına telefonuma bir iki uygulama indirdim.

    Duolingo
    Muhtemelen duymuşsunuzdur. Belli günlük hedeflerle çalışmanızı sağlarken, konuşma, yazma ve dinleme gibi yeteneklerinizi de geliştiriyor. Bir gün yapmayı unuttuğunuzda da haber veriyor. Baktı siz 3 gün üst üste uygulamayı kullanmadığınız; 'Benden bu kadar!' deyip trip atıyor. :) Level level gidiyor ve bir anda zorlamıyor. Ayrıca sadece İngilizce değil diğer diller için de kullanabilirsiniz.

    Voscreen
    Bu uygulamayla tanışmam Facebook sayesinde oldu. 'Sıkılmadan İngilizce Öğren!'  gibi bir sloganı vardı yanlış hatırlamıyorsam. Fakat beni tav eden asıl kısmı; İngilizce öğretme işini film, belgesel, vs. gibi yapımlar aracılığıyla yapması. Filmlerle aranız iyiyse seveceğinize eminim. Tam bir oyun gibi.

    Spanish Dict
    Adından da anladığınız gibi bir İspanyolca Sözlük. Her gün sabah 9'da bir kelime gönderiyor size. Aynı zamanda kelimenin türlerini gösterip, çeşitli örnekler veriyor. Ne kadar çok cümle, o kadar kolaylık tabii ki..

    Tahmin edeceğiniz gibi bu üç uygulama internetsiz çalışmıyor. Voscreen hariç, kotayı çokta zorlamıyor. Ben severek kullanıyor ve faydasını görüyorum. Çevremdekilerin beynini 'yükle, yükle' diye yedikten sonra sizinle de paylaşmak istedim.
    Siz hangi uygulamaları severek kullanıyorsunuz?
    Yorumlarınızı ve maillerinizi bekliyorum.
    Aklınıza takılan bir konu olursa seve seve yardımcı olmak isterim.
    Sevgiyle ve huzurla kalın..


    Devamını Oku



    Merhaba,

    Çocukluğumdan bu yana kitap okumak; bambaşka dünyaların kapısını aralamaya eşdeğerdir. Instagram hesabımı takip edenler bilirler, etrafımda mutlaka bir kitap bulunur. Okumayı da okuduklarımı paylaşmayı da severim.
    Bu aralar Ralph S. Marston'un yazdığı Günde Bir Doz Motivasyon kitabını okuyorum. Kitaptan beğendiğim bir kısmı sizinle paylaşmak istedim. Siz de benim gibi motive olmakta zorlanıyorsanız, bu kitapla ufak da olsa bir adım atabilirsiniz.

    Ralph, verimli ve doyurucu bir güne başlayabilmemiz için bir kaç öneri de bulunuyor:

    - En isteksiz olduğunuz işleri ilk sıraya koyun.  Kafamızda planlamış olduğumuz yapılacaklar listemizin başına, yapmak için sabırsızlandıklarımızı değil de yapmaktan kaçındıklarımızı koymamız onları ertelememizi engelleyecektir. Ayrıca bu şekilde sabırsızlandığımız işleri de daha bir verimli yapabiliriz.

    - Korkularınızla yüzleşin. Bugün yapmaktan korktuğumuz ne varsa yapacağımız bir gün olsun mesela. Aramaktan korktuğumuz, gitmekten korktuğumuz ya da yemekten korktuğumuz ne varsa onu yapalım. Korktuğumuz konuların üzerine gidersek üzerimizde hiç bir hükmünün kalmadığını görebiliriz.

    - Hoşlanmadığınız birine fazladan iyi davranın. Beni en çok etkileyen madde buydu aslında. Çünkü bazen insanların, bir davranışının antipatik gelmesinden dolayı tüm iyi hareketlerine takabiliyorum. Ralph'in bu konudaki önerisi ise, önyargıyı bir kenara bırakıp, sevdiğimiz biri gibi davranırsak aslında sevmememiz için bir sebep kalmadığını görebileceğimizi belirtiyor.

    - Bir şeyi yaparken her zamankinden farklı bir yol izleyin. İşe daha önce hiç kullanmadığımız bir yerden gidebiliriz ya da daha önce hiç dinlemediğimiz tarzda müzik dinleyebiliriz. Çünkü bir süre sonra ister istemez monotonluğa bağlıyoruz ve bunun bizi etkilediğini göremeyebiliyoruz. Bu yüzden arada sırada yaptığımız değişiklikler hem keşfetmenin güzelliğini hem de monotonluğun etkisinden kurtulmamızı sağlar ki bu da daha verimli ve daha huzurlu bir gün yaşamamızın bir basamağıdır.

    Bir şeyleri yapmaktan korkmak, bize bir fayda sağlamadığımı gibi önyargılı olmamıza da sebep olur. Bu yüzden bir şeyleri denemekten korkmamalıyız.
    Bu arada Ralph her gün için çeşitli mottolar yayınlıyor.
    Websitesini bırakıyorum ilgilenmek isteyenleriniz için..
    http://greatday.com/
    Siz neler düşünüyorsunuz bu konuda? Hayatımızı ve düşüncelerimizi değiştirmek mümkün mü?
    Yorumlarınızı ve maillerinizi bekliyorum..
    Sevgiyle ve huzurla kalın..
    En yakın zamanda görüşmek üzere..

    Devamını Oku


    Merhaba,
    Biliyorum ki söz verdiğim gibi günlük planı uygulayamadım ve uygulayamadığım gibi aynı hafta için söz verdiğim smoothie yazısını da yayınlayamadım. Bu ara biraz zor bir dönem geçiriyorum. Çoğu insan bu tür zamanlarında kendilerini adapte edecek ya da motive edecek çeşitli yollar bulurken, ben kendi kabuğuma çekilmeyi tercih ediyorum. Bu durumdayken de varoluş amacımdan, neler istediğime kadar her şeyi düşünüyorum. Bu aslında planlı yaptığım bir durum olmuyor. Sadece kendi kabuğuma çekilirken bir an önce bu durumdan kurtulmanın yollarını arıyorum kendi içimde. Bu yüzden de gelecek planlarım, varoluş amacım gibi düşüncelerin arasından kendime tutacak bir dal arıyorum.
    Bu defa düşüncelerimi daha farklı bir yöne götürüp, zaten kısıtlı olan süremi daha dolu dolu ve daha faydalı geçirmek adına kendime bir liste yapma ihtiyacı hissettim. Belki de her şeyi listelemeyi sevdiğim için böyle bir ihtiyaç doğdu, bilmiyorum. Umarım size de bir faydası olur..

        - Nefes al.. En derininden, tüm hücrelerin hissetsin yaşadığını. 'Şükürler olsun, hayattayım' türünden bir nefes al. Canın sıkıldığı anda, kızgın hissettiğinde, çaresiz kaldığında, tıkandığında, yalnız hissettiğinde..
        - Affet.. Herkesi, her şeyi affet.. Ama unutma. Kin tutma, sadece yapılanı unutma. Tekrar canının yanabileceğini unutma.
        - Hastalandığında ya da zora düştüğünde önem verdiğin hiç bir madde seninle olmayacak. Ne yazık ki kırdığın kalpler de yanında olmayacak. Kırma kimseyi.. Sevmediklerinden uzak dur ama kırmadan.. Maddeye değil maneviye önem ver.
        - Mucizelere inan. Beklenmedik şeyler olacaktır hayatında. Seni bekleyen mutlaka bir mucize vardır.
        - Empati kurmayı öğren. Kimisi için zordur ama öğrenilmesi gerekir. 'Ben onun yerinde olsam ne hissederdim?' den daha önemli bir cümle yok bence.
        - İyi şeyler zamanı gelince olur. Unutmamam gereken tek madde belki de. Siz de benim gibi sabırsızsanız, istedikleriniz bir an önce olsun diyorsanız; bu maddeyi özümsemelisiniz. İlla olsun dediğimiz ne varsa o an istediğimiz gibi olmayacak. Olsa bile bir süre sonra aslında o kadar da çok istemediğimizi farkedeceğiz. O yüzden bir şeyleri zamana bırakıp, zamanla olmasını beklemek daha iyi gibi. Denemeden bilemeyiz.
         Liste biraz fazla Pollyanna'msı gelmiş olabilir, fakat içimizdeki olumsuzlukları yok edebilmenin tek yolu sanki.. Bu liste iyi hissedebilmemiz için iken bir de bunun dolu dolu kısmı var;

    - Her akşam yatmadan önce mutlaka 10 sayfa dahi olsa kitap oku.
    - Erken uyan. (geçen uyanmak depresyonel bir etki bırakıyor insanda. Kanıtlandı! )
    - Kısa da olsa bir egzersiz rutini oluştur.
    - Hayatınla ilgili bir rehber oluştur. Neler istediğini, neler beklediğini, neler planladığını belirle.. Hatta kim olduğunu yazarak başla.
    - Bir strateji oyunu oynamayı öğren.
    - Kötü olduğuna inandığın alışkanlıklarını değiştir.
    - Her gün seni o gün gülümseten ya da iyi hissetmeni sağlayan şeyin fotoğrafını çek.
    - Yeni bir dil öğrenmeye çalış.
    - Her güne 'Bugünkü amacım ....... ' cümlesini tamamlayarak başla.
    - Daha önce deneyimlemeye çekindiğin ne varsa onu dene.

    .... Liste uzar.. Peki sizlerin katmak istedikleri nelerdir? Benimde şöyle bir fikrim veya formülüm var diyebileceğiniz neler var?
    Yorumlarınızı bekliyorum..
    Sevgiyle ve huzurla kalın..
    En yakın zamanda görüşmek üzere..


    Devamını Oku
    Herkese Merhaba,

    Hiç farketmeksizin hepimizin en zorlandığı konu; güne başlamak..
    Kimimiz suçu 'sabah insanı' olmamasına yorarken kimimiz de 'bu gece kesin erken yatacağım' sözleriyle sürünerek çıkar yataktan. 


    Ben de alarmı kalkış saatinden yarım saat önceye kurup uyanmaya çalışan gruptanım ki yalnız olmadığımı biliyorum. Defalarca ertelenen alarmların dili olsa da konuşsa..
    Bu durumdan artık o kadar rahatsız olmaya başladım ki uzun uzun araştırdım. Araştırma sonuçlarını sadece kendime saklamanın bencillik olacağına inandığım için yazmaya karar verdim. 
    Güne iyi başlayabilmek için ilk atmamız gereken adım; düzenli olmakmış..
    Nasıl bir düzen peki bu?
    Her gün aynı saatte uyanmak.
    Evet, haftanın her günü aynı saatte uyanmak. 
    Aslında kulağa biraz zor geliyor. Hafta içi iş ya da okul gereği bir şekilde belirli bir saatte kalmak zorundayız ama ya hafta sonu? Hafta içi yetişmem gereken onca yer varken kendime ayırdığım zaman haliyle kısıtlı oluyor. Sadece iki gün olan hafta sonu ise kendim için yapmak istediğim aktivitelerle dolup taşıyor. Yani demem o ki zordan kolaya dönebilir bu olay. Kendime daha çok vakit ayırabilme fikri gözlerimden kalpler fışkırtabilir çünkü bazen yapacağım hiç bir işi yetiştiremiyor ve 'keşke gün 7/24 'ten daha fazla olsa' diye söylemlerde bulunuyorum. Bu şekilde düşününce ' Evet, yapabilirim' diyorum. 
    Düzen kendisiyle beraber, bu yaşıma kadar hiç beceremediğim bir durum olan 'planlı olma'yı getiriyor. Bir gece öncesinden ya da bir hafta öncesinden zamanımızı planladığımızda; sabah işe nereden başlacağımızı bilerek uyanmak daha bir motive ediciymiş. Evet daha önce hiç planlı olamadım. Ama iyi bildiğim bir şey varsa da sabah yığınla işim varken, hangisinden başlayacağımı kafamda oturtamadıysam yataktan çıkamıyorum. Hatta yorgana daha çok sarınıyorum. Bunu düşününce kafama yatmadı değil. 
    Tamam, saati kurdum, bir gün önceden günü de planladım ee sonra?
    Sonrası iyilik sağlık :)
    Ciddiydim..
    Planlı olamasam da oturttuğum bir rutinim var aslında; saat kaç olursa olsun uyandıktan sonra yüzüme buz sürüyorum. Yapılan açıklamalara göre cildi sıkılaştırdığı söyleniyor ki ben henüz etkisini göremedim fakat çok güzel kendime gelmemi sağlıyor. 
    İşte yukarıda bahsettiğim iyilik kısmı burada devreye giriyor; kendimiz için yapabildiğimiz her şey iyiliğimize inancından yola çıkarak bize iyi gelebileceğine inandığımız bir sabah düzeni oluşturmalıyız. 
    Mesela;
    Kısa bir meditasyon ya da pilates yapabiliriz. 
    Duş alabilir ve sonrasında nemlendirici ile kendimizi şımartabiliriz. 
    Sıra geldi günün en önemli öğünü olduğu ezberletilen kahvaltıya. Hiç bir zaman 'sabah insanı değilim' diye bir cümle kurmadım ama 'kahvaltı insanı değilim' cümlesini defalarca kurdum. Pazar kahvaltısı hariç kahvaltı hep gereksiz geldi bana. Sabahları tercihim ya kahvedir ya da yeşilçay. (Anneme ya da babama yakalanmadan çıktığım sabahlarda!) 
    Yaptığım çok sağlıklı değil farkındayım. Bu yüzden siz de benim gibiyseniz eğer tavsiyem; Smoothie'ler. En azından hem besleyici hem de oldukça sağlıklı. Güne daha hızlı başlamamızda ise oldukça etkili gibi görünüyor. 
    Ciddiyim demiştim. İyiliği de sağlığı da yazmış oldum :)
    Tüm bunlara rağmen hala uyanmak bir işkenceyse sizin için bir de müzik ile başlamayı deneyin derim..
    Bir kaç nacizane önerim,

    - Bob Sinclar / Love Generation
    - Modjo / Lady
    - En sevdiğim filmin en sevdiğim şarksı :)
    - Ne zaman duysam deli gibi bir oynama isteği gelir :)
    - Yeri bambaşka olan bir şarkı daha :)
    - Ajda Pekkan / Ben Bir Köylü Kızıyım

    Eminim aklıma gelmeyen daha bir çok şarkı vardır ama listelediklerim, hep dinlediğim ve çevremdekilere zorla dinlettiklerim yani etkisi kanıtlandı. 
    Bu yazıyla beraber artık beni çok bunaltmış olan düzensizliğime de bir nokta koymayı planlıyorum. 21 gün boyunca yediğim, içtiğimden attığım adıma kadar not edeceğim bir defter edindim. Günü gününe her şeyimi not edeceğim.
    Ben de herkes gibi Pazartesi takıntılıyım. Yarın benim için yeni bir Pazartesi olacak siz de bana katılmak ister misiniz? 
    Kendi planımı twitter hesabım üzerinden paylaşacağım, aşağıya bırakacağım link üzerinden kolaylıkla ulaşabilirsiniz. 
    Neden 21?
    Bilimsel olarak vücudumuzun bir alışkanlığı kazanabilmesi için 21 güne ihtiyacı varmış. 21. günün sonunda biz yapmak istemesek bile vücut o şeyi yapmaya zorluyormuş. 
    Böyle okumuştum bir yerde, denemesi bana kaldı :)
    Bu arada bu hafta içinde yayınlanacak olan ikinci yazımda Smoothielerle ilgili olacak şimdiden ilgilenenlere duyurmuş olayım. 

    Sevgiyle ve Sağlıkla Kalın :)

    Günlük Planım 19.10.2015



    Devamını Oku
    Yenİ
    Yazılar

    Hakkımda

    Fotoğrafım
    Ayşe Baykal Girginkoç
    Hayat, ciddiye almak için çok kısa; keyif almak için çok uzun bence..
    Profilimin tamamını görüntüle

    Takİp Edİn

    • facebook
    • twitter
    • instagram

    En Son Yazılanlar

    E-Posta Gönderelim!

    * indicates required

    Arşİv

    • ►  2022 (1)
      • ►  Nisan 2022 (1)
    • ►  2019 (13)
      • ►  Mart 2019 (6)
      • ►  Şubat 2019 (3)
      • ►  Ocak 2019 (4)
    • ►  2018 (12)
      • ►  Aralık 2018 (6)
      • ►  Kasım 2018 (2)
      • ►  Eylül 2018 (1)
      • ►  Temmuz 2018 (1)
      • ►  Nisan 2018 (1)
      • ►  Ocak 2018 (1)
    • ►  2017 (12)
      • ►  Temmuz 2017 (1)
      • ►  Haziran 2017 (2)
      • ►  Mayıs 2017 (1)
      • ►  Mart 2017 (3)
      • ►  Şubat 2017 (4)
      • ►  Ocak 2017 (1)
    • ►  2016 (34)
      • ►  Aralık 2016 (2)
      • ►  Kasım 2016 (1)
      • ►  Ekim 2016 (4)
      • ►  Temmuz 2016 (4)
      • ►  Haziran 2016 (1)
      • ►  Mayıs 2016 (3)
      • ►  Nisan 2016 (4)
      • ►  Mart 2016 (4)
      • ►  Şubat 2016 (6)
      • ►  Ocak 2016 (5)
    • ▼  2015 (4)
      • ▼  Kasım 2015 (3)
        • Speak in English!
        • Motivasyon Mu?
        • Değişiyorum..
      • ►  Ekim 2015 (1)
        • Uyanmak İstemiyorum!

    İletİşİm Formu

    Ad

    E-posta *

    Mesaj *

    Son Okunanlar

    • Freddie VS Müslüm - Bu Bir His Savaşıdır!
    • Ertelemek Kaçmaktır, Değil Mi?

    En Çok Okunanlar

    • 20li Yaşlarda Okunması Gereken 12 Kitap
    • Kaliteli Zaman ft. İyi İlişkiler!
    facebook Twitter instagram

    Created with by Ayşe Baykal | Distributed By A Piece of Passion in Life

    Back to top