Başıma Neler Geldi?

21:54

Herkese Selam,

Instagram üzerinden takip edenlerle azda olsa bir şeyler paylaştım ama bir süredir kayıplardaydım. Blog üzerinde pek etkisi hissedilmese de..



Nisan ayının ortalarında bir sağlık sorunu geçirdim ve kendimi eve kapattım. Bu kapatma depresyon kapatması değil, tedavi amaçlıydı. Çünkü dışarı çıkarsam güneş ışınlarına maruz kalacaktım ve bu da tedavi sürecini geciktirecekti. Evden çıkmamak bir bakıma işime gelmişken bir bakıma oldukça zorladı. Yürüttüğüm iki proje varken evde olup çalışmaya çalışmak pek kolay olmadı. Kendi kendini motive etmeyi becerebilen bir insanken elimi eteğimi her şeyden çektim ve sanki kendimi nasıl motive edeceğimi unuttum. Her gece yatarken yeni kararlar alıp, sabah hiçbirini uygulayamadım. Uygulama isteğini içimde bulamadım. Kendimle savaştım. Bu durum kulağa aslında bir bakıma depresyon belirtisi gibi geliyor ama bence değil. Çünkü depresyon bir bakıma mutsuzluk hali ama ben mutsuz değildim. Sadece yorgun. Evet, yorgundum. Tüm koşuşturmalarımdan, çevremdeki insanlardan, yaşadığım bazı belirsizliklerden, vs,.
Bu yaşıma kadar hep, önümü yani bir sonraki adımımı net bir şekilde görmek istedim ve başardım. Göremediğim, belirsizlikler yaşadığım zamanlar odaklanamama gibi bir sorun yaşadım. Bunu önlemek için yeri geldi adımlarımı belirleyip yola çıktım, yeri geldi zorladım. Yaşadığım belli belirsizlikler vardı ve demek ki bir şeyleri yanlış yapıyordum. Bu mecburi dinlenmeyi, belirsizliklerimi ortadan kaldırmak için kullandım biraz da. İyi oldu mu oldu.
Sağlık sorunumla boğuşurken bir yandan da ruhen kendimi toparladım. Ama bazen ne yaparsak yapalım olumsuzluklar peşimizi bırakmaz. Öyle bir duruma düştüm bende.
Telefonum bozuldu. Sadece bozulmakla da kalmadı ekranı kırıldı. Öyle bir sorun çıkardı ki mecburi bir şekilde bir hafta,, on gün kapalı kaldı. Dedim 'bu da güzel hep istiyordum bu sessizliği..' Fakat bu da yetmedi. Üzerine bir de bilgisayarımın soğutma fanı bozuldu. Normalde bunu da hoşgörüyle karşılayacak bir kulp bulabilirdim ama bu kadarı çok fazlaydı. Çünkü daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi internet olmadan pek yapamıyorum. Kendimi inanılmaz çaresiz hissettim. Hayat damarlarım kopmuş gibiydi. Çok sevmeme rağmen kitap okumak bile gelmedi içimden ki elimde okunacak kitap da kalmamıştı. Şu an yazarken bile nasıl geçirebildiğime şaşıyorum bu zamanı. Sonra bir yazı okudum. Olumsuzlukları çağırmakla ilgili. Benim için bir hatırlatma oldu bu yazı. Aslında bildiğim ve hayatımda uygulayabildiğim bir durumken bir anda 'ne oldum' durumuna düştüm.
Olumlu düşünmeyi hayatımın her alanında uygulamaya çalışırken bazen istemsiz de olsa olumsuzlukları çağırabiliyorum bu yaşadıklarımda da olduğu gibi. Bir bakıma bu kadar olumsuzluğu ben çağırdım. Kuzu kuzu da sonuçlarını çektim. Kulağa şaka gibi gelebilir ama beyin gücüne inanırım. Neyi çağırırsak ya da düşünürsek gerçekleşebileceğini unutmamamız gerekir. Epey derin bir konu aslında bu. İsterseniz bir sonraki yazımda derinlemesine yazabilirim.
Bu yaşadıklarımı Merkür gerilmesine ve dolunay etkisine (yanlış anlamadıysam) bağlayanlar da oldu. Pek inanmasam da..

Olumlu düşünelim olumlu olsun..
Her şey gönlümüzce olsun :)
Sevgiyle ve sağlıkla kalın..

Benzer Yazılar

0 Yorum