Ey Endişe! Sen Mi Büyüksün, Ben Mi?

09:30

Herkese Selam,

Ülkece zor bir dönemden geçiyoruz. Detayına inip, şunu yapalım, bunu yapalım demek haddim değil o yüzden o kısmı geçip ruh sağlığımızı ve yaşadığımız endişeyi minimuma düşürüp, daha sağlıklı düşünebilmemiz için bir yazı yazmak istedim. En azından şu an elimden gelen bu, daha güçlü bir ülke olabilmemiz adına.

Endişe, hayatımızı, geleceğimizi ve mutluluğumuzu kontrol edemiyoruz gibi hissettirir. Daha çok mutsuz olmamıza ve depresyona sürüklenmemize neden olur. Uykusuz geceler, nefes ve hiçbir şeyden zevk alamamak.. Epey ağır duygular.. Uzman olmadığımı belirtmeme gerek yok. Herkes gibi ben de aynı ülkede aynı şeyleri yaşıyorum. Bu yüzden endişeyi yenmemiz gerekiyor önce kendimiz sonra da çevremizdeki insanlar için. Bu bir zincir bana göre herkesin etrafından sorumlu olduğu.



Endişeden uzaklaşabilmek için önce beynimizi endişe duyduğumuz konudan uzaklaştırmalıyız. Örneğin, geleceğimizi planlayamıyoruz (çok gerekli mi tartışılır ) ve bu bizi geriyor. Bu cepte! Yapmayı en sevdiğiniz şey ne? Benim kitap okumak, hızlı yürümek, film izlemek .... vs. Cebimizdeki gerginlikle beraber en sevdiğimiz şeyi buluşturuyoruz ve düşünmekten uzaklaşıyoruz. Denemesi gerçekten bedava fakat tek yapmamız gereken, film izleyeceksek dram yüklü ya da daha da düşündürücü değil de çerez filmlerden (sonunda tebessüm oluşturanlardan) olmalı. Kitap da öyle.
Diğer bir yandan yeni bir hobi edinebiliriz. Mesela, puzzle yapmaya başlayabiliriz ya da fotoğraf çekebiliriz. Sokağa çıkıp, gülen çocukların veya hayvanların fotoğraflarını çekebiliriz. Muhteşem hissettireceğine bahse varım.



Hissettiklerimiz ile yediklerimiz arasında bir bağ var desem, kaç kişi inanır? Evet, gerçekten bir bağ var. Şöyle ki; fast-food yediğiniz 1 saat içerisinde kendinizi hiç gözlemlediniz mi? Yediğimiz an, ki bir tane yetmezmiş hissi vardır hep, epey iyi hissederiz ama sonra bir agresiflik ve uyku hali hakim olur bedenimize. Bunların tüm kaynağı şeker ama şu an konumuz bu değil. İşte bu tür durumlarda yediklerimize de dikkat etmemiz gerekiyor;

- Tüm gazlı, asitli ve kafeinli içeceklerden uzak durmalıyız (Evet, bağımlısı olduğumuz kahve dahil)
- Paketli her türlü ürün düşmanımız (marketlerde satılan sular bile alüminyum taşıyor)
- Unlu tüm besinler yarı dostumuz (makarna, ekmek, vs)
- Rafine şeker bulundurulan her şey kan davalımız (özellikle fruktoz mısır şurubu)
- Alkol, haftada iki kadeh şarap tüketebileceğimiz kadar sempatik bir düşmanımız

Bir süre bu şekilde beslendiğimizde kendimizi mükemmelinde ötesinde hissettiğimizi fark edeceğiz.
Sizce endişeyle devamlı yaşamak mı, yoksa kendimizle ilgili güzel bir şeyler yapmak mı? 

Sevgiyle ve Sağlıkla kalın.

Benzer Yazılar

0 Yorum