Farkındalık - 2

09:00

Herkese Merhaba..


Son zamanlarda kendime sıkça aynı soruyu soruyorum: 'Mutlu muyum?' Cevabı hemen vermiyorum, veremiyorum. Kendimi kandırmaktan hep korktum ve cevabı hemen verirsem biliyorum ki kendimi kandırabilirim. Bu yüzden sorduktan sonra düşünüyorum. Mutluysam neden mutluyum, mutlu değilsem (kesinlikle mutsuzluk değil) neden mutlu değilim? Sebeplerimi sıralıyorum. Bazen bahanelerimi. Saçma gelebilir ama çoğunlukla cevabım 'mutluyum' oluyor. Gerçekten mutluyum!



Mutluluk; sürekli bir kavram değil. Tamamen 'şu an' la ilgili. Şu an mutluysam, mutluyumdur. Bundan 4 dakika sonra ne olacağını bilemem. 10 dakika sonra ölebilirim de. Şu an bulunduğum ortamdan, çevremdeki insanlardan, yaptıklarımdan, söylediklerimden, güldüklerimden, hatta ağladıklarımdan, soluduğum havadan bile memnunum. Bu yüzden mutlu olmamam için hiçbir sebebim yok. 

Bu Pollyannacılık değil, kesinlikle. Bu bir bakış açısı. Şöyle ki; insanlar yalnız ve mutsuz. Dünya mutsuz. Acımasız bir düzen içerisindeyiz. Ne zaman duracağını bilmediğimiz bir hız trenindeyiz ve son hızla gidiyoruz. Hiçbir şeyin tadını alamadan ve hiçbir şeyi farkedemeden. Her gün duyduğunuz, okuduğunuz ve düşündüğünüz acımasız milyonlarca olayı tekrarlamayacağım ama olmadıklarını da gizlemeyeceğim. Varlar ve her gün yeni bir acımasızlık olmaya devam edecek. Ya acımasızlıkları düşünüp dünyayı kendimize dar edeceğiz ya da var olanı kabullenip, ona göre hayatı severek yaşayacağız. 

Nereye kadar mutsuz olmayı sürdüreceğiz? Ya da ne zamana kadar 'mutlu bir hayat' dileyip, ona ulaşmak için daha çok ama daha çok çalışıp duracağız? Sonu yok. İsteklerimizin, beklediklerimizin sonu olmadığı gibi. 'Mutlu bir hayat' bize gelmeyecek. Zaten biz de olan bir şey bize gelemez. Annemizin karnından çıkıp, dünyaya gözlerimizi ilk açtığımız andan beri bizimle. Biz de bunca zaman içinde belki de milyon kez 'çocukken daha mutluyduk' cümlesini kurduk, değil mi? Çünkü biliyorduk bizimle olduğunu. Çünkü tat alıyorduk her şeyden. Saçma sapan bir sinek ilacı arabasının arkasından koşmaktan bile zevk alıyorduk (Herkes bir kere yapmıştır bence) ve inanılmaz mutlu oluyorduk. Aksini söyleyebilir miyiz? Sonra ne oldu büyüdük. Ama o hala yanı başımızda. Sadece acımasızlığı keşfettik, dünyayı keşfettik demeyeceğim çünkü gerçekten keşfedebilseydik neye sahip olduğumuzu bilirdik. Dünyanın üzerinde birbirimize yaptığımız acımasızlığı keşfettik. Kaptırdık kendimizi. Düzenin bir parçası olduk. 

Her zaman kendime söylediğim şey, 'iyi ki yaşıyorum' dur. (Tabi ki ara ara neden bu dünyadayız gibisinden sorularda sormuyor değilim)

Sanırım son bir haftadır metroya her binişimde, bu sorgulamayı yapıyorum. İnsanların yüzlerine bakınca ne kadar mutsuz olduklarını anlamak istemiyorum. Biriyle göz göze gelince sanki küfretmişim gibi bakılsın istemiyorum. Mutlu, güler yüzlü insanlar görmek istiyorum. Güzel bir bakış ve içten gelen bir gülümseme değiştirecek dünyayı.

Bu yazdıklarımın tek bir sebebi var; sorgulayın! Aynı soruyu siz de sorun kendinize. Oturun, yazın bir kağıda. Hayatınızda nelerden mutlusunuz, neler mutlu olmanızı engelliyor? Kötü düşünmenize, olumsuz hissetmenize sebep olan ne varsa uzaklaşmaya çalışın. Kendimi kötü hissetmemi sağlayan, negatiflik yüklü hiçbir insanla görüşmüyorum artık. Siz de yapın. Negatiflikten kurtaramadığınız kişilerden uzak durun. İster istemez etkileniyorsunuz ve bir bakıyorsunuz uçurumun kenarında gibisiniz. 

Sevgiyle ve Sağlıkla Kalın :)

Benzer Yazılar

2 Yorum

  1. Aklımdan ve kalbimden geçenleri yazmışsınız! Çok haklısınız. Gülümseyen yüzlere, mutlu insanlara hasretiz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Merve Hanım.. Kesinlikle hasret kaldık. Gülümseme Hareketi başlatsak mı acaba?

      Sevgiyle kalın :)

      Sil