Blogger tarafından desteklenmektedir.

A Piece of Passion In Life

    • Anasayfa
    • Sağlıklı Beslenme
    • 52 Hafta 52 Değİşİm
    • İyİ Yaşam
    • Tavsİyemdİr
    • _Okunma
    • _İzlenme
    Zaman ilerledikçe sadece kültürel görünmek için yapılan şeylerden vardır: Fikrimiz olmadığı halde fikrimiz varmış gibi görünmek de onlardan biri mesela. 
    Özellikle son zamanlarda okumadığımız halde okumuş gibi yaptığımız kitaplar aldı başını gidiyor. BBC tamda bu konu üzerine bir araştırma yapmış ve okunmadığı halde okunmuş gibi yapılan 20 kitabı belirlemiş. 2000 İngiliz üzerinde yapılan bu araştırmada özellikle ekrana uyarlanan kitapların,  daha zeki görünmek amacıyla okunmuş gibi yapıldığı sonucuna varılmış. 

    Gelelim bu 20 kitaba.. Biz de İngilizler gibi mi yapıyoruz listeyi görünce anlarız ☺


    1. Alice's Adventures In Wonderland - Lewis Carol (Alis Harikalar Diyarında)
    2. 1984 - George Orwell 
    3. The Lord Of The Rings trilogy - JRR Tolkien (Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi)
    4. War And Peace - Leo Tolstoy (Savaş ve Barış)
    5. Anna Karenina - Leo Tolstoy 
    6. The Adventures Of Sherlock Holmes - Arthur Conan Doyle (Sherlock Holmes'un Maceraları)
    7. To Kill A Mockingbird - Harper Lee (Bülbülü Öldürmek)
    8. David Copperfield - Charles Dickens
    9. Crime And Punishment - Fyodor Dostoyevsky (Suç ve Ceza)
    10. Pride And Prejudice - Jane Austen (Aşk ve Gurur)
    11. Bleak House - Charles Dickens (Kasvetli Ev)
    12. Harry Potter (Series) - JK Rowling
    13.  Great Expectations - Charles Dickens (Büyük Umutlar)
    14. The Diary Of Anne Frank - Anne Frank (Anne Frank'ın Günlüğü)
    15. Oliver Twist - Charles Dickens
    16. Fifty Of Shades trilogy - EL James (Grinin Elli Tonu Üçlemesi)
    17. And Then There Were None - Agatha Christie (On Küçük Zenci)
    18. The Great Gatsby - F. Scott Fitzgerald (Muhteşem Gatsby)
    19. Catch 22 - Joseph Heller (Madde 22)
    20. The Catcher In The Rye - JD Salinger (Çavdar Tarlasında Çocuklar) 
    Listeye göz attığımda 3/20 kaldığım için kendimi bir köşede sessizce ayıplamaya devam ederken, sizin oranınız nedir? 

    Hazır kitaplara dair güzel bir liste varken belki ilham olur diyebileceğim bir listede bu linkte yer almaktadır. 

    Okumadığınız halde bir kitabı okuyormuş gibi yaptığınız oldu mu? 

    Sevgiyle ve sağlıkla kalın ❤ 
    Devamını Oku
    52 Hafta 52 Değişim yazılarına başladığımda hayatımda bir düzen olsun istedim. İlk görev olarak da ömrüm boyunca hiç düzene sokamadığım bir şey ile başladım: Her gün vücudumun ihtiyacı olan suyu içmek.

    Çünkü bu yaşa kadar vücudumuzun 3/4'ünü kapladığı ve yaşam kaynağı olduğu bilgisiyle donatıldık durduk. Su içmediğimiz zaman biliyoruz ki böbreklerimiz çalışmayı bırakacak, cildimiz pul pul kuruyacak, kurak bir toprak gibi çatlayacağız. Bu yüzden de ne yapıp, etmeli su içmeliyiz.

    Gerçekten böyle mi peki? Öncelikle vücudumuzun ihtiyacı olan suyu sadece su içerek sağlamıyoruz yediğimiz besinlerden de sıvı elde ediyoruz. Ama evet, su gerçekten sağlıktır!

    Kanımızın %92'si, kemiklerimizin %22'si, beynimizin ve kaslarımızın %75'i sudan oluşur. Hücrelerimizin yapısına katılır, kanımız aracılığıyla hücrelerimize besin ve oksijen taşır, yetmezmiş gibi vücudumuzda açığa çıkan zararlı maddelerin, yani toksik maddelerin, vücudumuzdan dışarı atılmasını sağlar. Kan, hücre, toksik madde derken sanırım biraz da olsa önemli olduğuna inandık değil mi?



    Böbreklerimizden toksik maddelerin temizlenmesi, idrar ile atılmasını sağlarken, kan basıncımızı düzenler. Hücre içi ve dışı elektrolit dengesinin kurulması ile hücrelerimizin sağlıklı olmasında önemlidir. Göz, ağız ve burun kanallarımızın kurmasını engeller ve vücudumuzun ısısının stabil kalmasını sağlar.

    Kısacası suyun önemi sadece zayıflatması değildir ki her gün içmeniz gereken oranda su içtiğimizde ayda 3 kiloya kadar kilo verebiliriz.

    Sağlıklı bir birey olabilmemiz için öncelikle yeterince su içmemiz gerekir. Bunu nasıl belirleyebiliriz peki? Bu durum birçok değişkene bağlıyken bu link üzerinden hesaplayabilirsiniz.

    Hesabı yaptık fakat içebilme motivasyonunu sağlamak zor, çünkü her an da aklımıza gelmiyor su içmek, şişeler önümüzde dahi olsa.

    Ama vücudumuz susuz kaldığında dehidrasyon sürecine girer. Yani susuz kaldığı için yukarıda saydığımız yaşamsal faaliyetlerini sürdürmekte zorlanır. Vücudun susuz kalmasına, su kaybetmesine dehidrasyon denir. Vücudumuz uzun süre dehidrasyon sürecinden çıkamazsa ölümle dahi sonuçlanacak durumlar söz konusu olabilir. Dehidrasyon sürecinden çıkabilmemiz için düzenli su içmemiz gerekir.


    Düzenli su içebilmek için isterseniz kendiniz bir çizelge oluşturabilir ve saat başı bir bardak ile tüketmeniz gereken su miktarını tüketebilirsiniz ya da telefonunuza indirebileceğiniz herhangi bir hatırlatıcı uygulama sayesinde hem günlük içme oranınızı hesaplayabilir, hem çizelge tutabilir hem de su içmeyi, gelen bildirimler sayesinde hatırlayabilirsiniz.

    Bu arada aç kalma hissi ile susuzluk hissi vücudumuzda aynı etkiyi yaratır. Bu yüzden açlık hissi yaşadığımızda içeceğimiz bir bardak su, direkt olarak gereksiz kalori alımımızı engelleyecektir ve kilo verme sürecimizi olumlu etkileyecektir.

    Su gerçekten sağlıktır ve hayatımızın her anını önemli ölçüde etkiler. Düzenli su içtiğimizde yorgunluk, uykusuzluk, açlık gibi olumsuz etkileri yaşamazken, daha parlak bir cilt ve daha enerjik bir ruh hali ile sağlıklı bir insan olabilmemiz mümkün.

    Siz düzenli su tüketebilmek için neler yapıyorsunuz?

    Sevgiyle ve sağlıkla kalın ❤
    Devamını Oku
    Herkese Selam,

    Çocukluğumda, hemen hemen her akşam babam elinde defter devamlı yazardı. İmrenirdim ne yazdığını bilmeden. Biraz daha büyüdükçe anladım ki gün boyunca ne yaptığını, kimlerle ne görüştüğünü vs. yazarak güne not düşüyormuş. Şimdilerde bile dönüp baktığında o gün neler yaptığını, neler olduğunu anbean biliyor. Bir tür tarihe not düşüyor aslında. 

    Elim kalem tutmaya başladığından beri aynı şekilde güne not düşmeye başladım. Eskiden sadece günle ilgili not düşerken, şimdilerde güne dair hissettiklerimi yazıyorum. Kimseyle paylaşmak istemediğim, ki hepimizin içinde yaşadığı duygular mutlaka var, duyguları sadece bir kağıda ortak ediyorum. 

    Yeni görev geliyor... ☺

    14. Görev; 18.03.2019 - Güne Not Düş.



    Tek ihtiyacımız olan bir defter ve bir kalem. Bu anı daha da özelleştirmek tabii ki elimizde. Mesela şık bir defter ve bir dolma kalem ile kendimize verdiğimiz değeri arttırabiliriz ki bu durum bile iyi hissetmemizi sağlar. Yatmadan hemen önce güzel sakin bir müzik eşliğinde bırakalım da gün boyunca içimizde birikenler kağıda dökülsün. O gün neler yaşadığımızın, neler hissettiğimizin, nelerin gerçek, nelerin sahte olduğunun sorgulamasını yapalım. Bir gün sonrası daha güçlü gelecek. Çünkü yaşadığımız günden ve en önemlisi hissettiklerimizden birer ders çıkarıyor, nefesimizin farkına varıyoruz. Aldığımız nefesi fark edemeden yaşadığımız için her geçen günün nasıl geçtiğini, bize ne kattığını anlayamıyoruz. Durup düşünecek zamanı yaratmıyoruz. Güne düşeceğimiz her notla düşünecek zamanı yaratacağız. 

    3-4 cümle de olsa, bir paragraf da olsa mutlaka bir şeyler karalayın ve mümkünse teknolojik aletlerden uzak bir şekilde kağıt ve kalemle yapın. Kağıdı elinizin altında hissedin. Yazmak, en güzel terapi yollarından biri. Bu ücretsiz terapiyi uygulamak için neyi bekliyoruz ki!

    Hadi günlere not düşüyoruz ve nefesimizin farkına varıyoruz. 

    Sevgiyle ve sağlıkla kalın ❤

    Bir de blogta kalmak ve yazılardan haberdar olmak için yandaki 'E-Mail Gönderelim' kutucuğuna mail adresinizi bırakmayı unutmayın!

    1. Her Gün İhtiyacın Olan Suyu İç!
    2. Günü Erken Karşıla!
    3. 25 Sayfa Kitap Oku!
    4. Daha Fazla Hareket!
    5. Plastik Poşete Hayır!
    6. Cebindeki Bozuklukları Kumbaraya At!
    7. Günü Planla! 
    8. Her Güne Bir Kayıt!
    9. Sosyal Medya Detoksu
    10. Şeker Detoksu
    11. Her Güne Bir Belgesel
    12. Şikayet Etmek Yok!
    13. Her Sabah Oil Pulling Yap

    Devamını Oku
    Teknolojinin ilerlediği şu zamanlarda birbirimizle olan iletişimimiz koptu. Tek suçlusu da teknoloji. 🙈
    Hayır, değil! 👊 Bunun hepimiz farkındayız. Hayatımız telefonda geçiyor ve tek yaptığımız kim, nerede, ne yapıyor! Durum böyle olunca da iletişim de kalmıyor, konuşacak konu da. 

    Hep duyduğumuz ama tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz bir kalıp var: Kaliteli zaman!

    Kaliteli zaman sevdiklerinizle beraber elinizde telefon ayrı köşelerde durmak demek değil, birlikte bir paylaşım içerisinde bulunmak demek. Sevdiklerinizle günü değerlendiriyor dahi olsanız bile kaliteli zaman geçirmiş oluyorsunuz. 

    Ülkemizde kaliteli zaman geçirmek, hep çocukla yapılması öngörülen bir durum gibi, zira Google'da 'kaliteli zaman geçirmek' şeklinde arama yaparsanız, karşınıza çıkan tüm yazılar;  'çocuğunuzla kaliteli zaman geçirmenin 10 yolu, sevgilinizle kaliteli zaman geçirin' şeklinde. 

    Kaliteli zaman geçirmek bence iletişimi kuvvetlendirmek demek. Bu yüzden de önce kendinizle olan iletişiminizi kuvvetlendirmeniz gerekir. Yani 'kaliteli zamanı' önce kendiniz için yaratmalı, kendinizi dinlemeli, kendi iç sesinizle konuşmalısınız. 



    Kendin için 'kaliteli zamanı' nasıl yaratabilirsin?

    Sevdiğin şeyi yaparak. Neyi yaparken keyif alıyorsunuz mesela? Dikiş dikerken, kitap okurken, dizi izlerken, yazı yazarken, spor yaparken, meditasyon yaparken, yürürken, bir kafede kahve içerken, yemek yerken, uyurken, vs. Kendinizle konuşabildiğiniz, kendinizi sorgulayabildiğiniz ve kendinizle geçirdiğiniz ândan keyif aldığınız her zaman, kaliteli zamandır. 

    Kendinizle kurduğunuz iletişimde başarılı olduğunuz takdirde karşınızdaki kişi kim olursa olsun başarılı ilişkiler kurmuş olursunuz. Çünkü kendinizle kurduğunuz ilişki; neyi sevip, neyi sevmediğinizi, neleri kabullendiğinizi ve insanlara olan bakış açınızı netleştirebilir. Bu durum karşınızdaki insanı herhangi bir kalıba sokmadan olduğu gibi kabullenmenize sebep olacaktır ve bu da sağlıklı bir iletişimin en temel maddesidir. 

    Kendinizle yalnız kalmaktan korkmayın ve içinizden gelen sese kulak verin. Dinledikçe aldığınız kararların, yaptıklarınızın aslında doğru olduğunu fark edeceksiniz. Çünkü kendimizden kaçtıkça, yalnızlaşıyor, mutsuz oluyor ve başarısız ilişkiler kuruyoruz. Kendimizden kaçmak yerine kendimize vakit ayırmak, hayatımızda yeni bir kapının açılmasını sağlayacak. 

    Kendinize vakit ayırmak için neler yapıyorsunuz?

    Sevgiyle ve sağlıkla kalın ❤ 
    Devamını Oku
    A Herkese Selam,

    Ağız sağlığı, vücut sağlığımız için önemli bir rol oynuyor. Çünkü ağız yoluyla aldığımız ve ağzımızda biriken her bakteri, bağışıklık sistemimize karşı bir düşman haline gelebiliyor. Kaldı ki kötü nefese karşı da biz düşman halindeyiz. Her ne kadar düzenli olarak diş kontrollerimizi yaptırsak da, fırça ve macun ayrılmaz bir parçamız olsa da sonuçta kimyasal kullanarak vücudumuzda bir şeyleri temizlemeye çalışmak çok mantıklı gelmiyor bana. 

    52 Hafta 52 Değişim kapsamında bence artık herkesin az buçuk aşina olduğu ama 'bu nedir?' diye düşündüğü bir görevden bahsetmek istiyorum. 

    13. Görev; 11.03.2019 - Her Sabah Oil Pulling Yap. 



    Oil Pulling!

    Türkçe karşılığı ağızda yağ çekme. Çekme fiilinden ziyade gezdirme daha doğru bir tabir olacaktır, aklınızda biraz fikir oluşturabilmek adına. Eski bir Hint inanışından gelen oil pulling, dişleri beyazlatmada, nefesi tazelemekte ve ağız sağlığını önemli bir ölçüde iyileştirmekte etkili. Aynı zamanda diş eti iltihabına da iyi geldiği söylenir. Bilimsel olarak dayanağı olmasa da alternatif tıpta önemli bir yere sahip. 

    Oil Pulling nasıl yapılıyor?

    Hindistan cevizi yağı, susam yağı, zeytinyağı, ayçiçek yağı gibi bitkisel kaynaklı yağlardan bir ölçek (bence bir tatlı kaşığı) alarak ağzımızda çalkalıyoruz aynı gargara yapar gibi. Yağ çekme durumu ise tam olarak bu noktada başlıyor çünkü yağı dişlerimizin arasından geçirmemiz gerekiyor ki her noktaya ulaşabilsin. Minimum 4-5 dakika, maksimum 15-20 dakika yapılabilir. İdeali ise 10 dakika. 
    Süre bittikten sonra direk lavaboya tükürmek yerine bir peçetenin üzerine tükürürsek doğaya da zarar vermemiş oluyoruz bu arada. 

    Sonrasında ise bolca ağzımızı çalkalıyoruz ki yağın etkisi azalsın. İsterseniz kimyasalı az bir macun ile dişlerinizi fırçalayabilirsiniz de ki ben fırçalamayı tercih ediyorum. 

    Oil Pullingin faydaları;

    - Dişlerin çürümesini tedavi eder, 
    - Ağız kokusunu önler, 
    - Diş etlerinin kanamasını engeller,
    - Boğaz kuruluğuna iyi gelir, 
    - Kalp sağlığını korur,
    - Çatlamış dudakları iyileştirir,
    - Akne tedavisinde etkilidir ve
    - Diş etleri ile çeneyi güçlendirir. 

    Daha sağlıklı bir nefes, daha beyaz dişler, daha az bakteri ve daha sağlıklı bir hayat mümkün. 

    Sevgiyle ve sağlıkla kalın ❤

    Bir de blogta kalmak ve yazılardan haberdar olmak için yandaki 'E-Mail Gönderelim' kutucuğuna mail adresini bırakmayı unutmayın!


    1. Her Gün İhtiyacın Olan Suyu İç!
    2. Günü Erken Karşıla!
    3. 25 Sayfa Kitap Oku!
    4. Daha Fazla Hareket!
    5. Plastik Poşete Hayır!
    6. Cebindeki Bozuklukları Kumbaraya At
    7. Günü Planla! 
    8. Her Güne Bir Kayıt!
    9. Sosyal Medya Detoksu
    10. Şeker Detoksu
    11. Her Güne Bir Belgesel
    12. Şikayet Etmek Yok!
    Devamını Oku
    A Herkese Selam,

    Zaman zaman herkes mutsuz diye düşünüyorum. Herkes olmasa bile dışarıda öfkeli ve mutsuz bir kitle olduğu kesin. Hayat şartlarını düşününce aksi mümkün değil gibi. Kime başımı çevirsem bir şikayet ve bir söylenme durumu. Yorulduğumu hissediyorum ve farkına varmadan ben de kendimi bu akışa kaptırıyorum. Sizde de böyle olmuyor mu? Çevrenizdeki insanın kötü enerjisi size de geçmiyor mu? Geçmiyorsa eğer oldukça başarılı yöntemleriniz var demek ki çünkü kötü enerji resmen karabasan gibi sarıyor dört bir yanımızı.

    Ama bu gidişata bir 'DUR!' diyebiliriz bence. Demeliyiz de.

    Nasıl mı?



    12. Görev; 04.03.2019 - Şikayet Etmek Yok!

    Bu hafta yeni görev ile kötü enerjiden de etkilenmiyoruz, şikayet de etmiyoruz. Otobüs gelmedi diye söylenmiyoruz da gelmemesinin belki iyi bir sebebi vardır diyoruz. Önümüzdeki insan belki de yürümeyi bilmiyordur diyoruz yol ortasında durmasına sebep olarak. 

    Evren, iyi ve kötü üzerine kurulu. Her kötü olayda mutlak bir iyilik, her iyilikte mutlak bir kötülük mevcut. Bu yüzden yaşadığımız hiçbir şeyi tek yönlü yorumlamamalıyız. Önünde, ardında mutlaka göremediğimiz bir yan vardır. Yeter ki göremediğimiz yanın varlığına inanıp, öyle düşünelim, karar verelim. 

    Şikayet ettikçe hiçbir sorunu çözemeyeceğiz ve başta kendimiz olmak üzere başkalarına da kötü enerji yükleyerek sadece anın değil günün de kötü geçmesini sağlayacağız. Duygular bir kelebek etkisi gibidir. İletişim kursak da kurmasak da birbirimizin arasında gelir, gider. 

    Hayat, keyif alırsak güzel. 

    Sevgiyle ve sağlıkla kalın ❤

    Bir de blogta kalmak ve yazılardan haberdar olmak için yandaki 'E-Mail Gönderelim' kutucuğuna mail adresini bırakmayı unutmayın!


    1. Her Gün İhtiyacın Olan Suyu İç!
    2. Günü Erken Karşıla!

    3. 25 Sayfa Kitap Oku!
    4. Daha Fazla Hareket!
    5. Plastik Poşete Hayır!
    6. Cebindeki Bozuklukları Kumbaraya At
    7. Günü Planla! 
    8. Her Güne Bir Kayıt!
    9. Sosyal Medya Detoksu
    10. Şeker Detoksu
    11. Her Güne Bir Belgesel
    Devamını Oku
    Yenİ
    Yazılar
    Eskİ
    Yazılar

    Hakkımda

    Fotoğrafım
    Ayşe Baykal Girginkoç
    Hayat, ciddiye almak için çok kısa; keyif almak için çok uzun bence..
    Profilimin tamamını görüntüle

    Takİp Edİn

    • facebook
    • twitter
    • instagram

    En Son Yazılanlar

    E-Posta Gönderelim!

    * indicates required

    Arşİv

    • ►  2022 (1)
      • ►  Nisan 2022 (1)
    • ▼  2019 (13)
      • ▼  Mart 2019 (6)
        • Okunmayan 20 Kitap!
        • Su, Gerçekten Sağlık Mıdır?
        • 52 Hafta 52 Değişim - 14. Güne Not Düş!
        • Kaliteli Zaman ft. İyi İlişkiler!
        • 52 Hafta 52 Değişim - 13. Her Sabah Oil Pulling Yap.
        • 52 Hafta 52 Değişim - 12. Şikayet Etmek Yok
      • ►  Şubat 2019 (3)
      • ►  Ocak 2019 (4)
    • ►  2018 (12)
      • ►  Aralık 2018 (6)
      • ►  Kasım 2018 (2)
      • ►  Eylül 2018 (1)
      • ►  Temmuz 2018 (1)
      • ►  Nisan 2018 (1)
      • ►  Ocak 2018 (1)
    • ►  2017 (12)
      • ►  Temmuz 2017 (1)
      • ►  Haziran 2017 (2)
      • ►  Mayıs 2017 (1)
      • ►  Mart 2017 (3)
      • ►  Şubat 2017 (4)
      • ►  Ocak 2017 (1)
    • ►  2016 (34)
      • ►  Aralık 2016 (2)
      • ►  Kasım 2016 (1)
      • ►  Ekim 2016 (4)
      • ►  Temmuz 2016 (4)
      • ►  Haziran 2016 (1)
      • ►  Mayıs 2016 (3)
      • ►  Nisan 2016 (4)
      • ►  Mart 2016 (4)
      • ►  Şubat 2016 (6)
      • ►  Ocak 2016 (5)
    • ►  2015 (4)
      • ►  Kasım 2015 (3)
      • ►  Ekim 2015 (1)

    İletİşİm Formu

    Ad

    E-posta *

    Mesaj *

    Son Okunanlar

    • Freddie VS Müslüm - Bu Bir His Savaşıdır!
    • Ertelemek Kaçmaktır, Değil Mi?

    En Çok Okunanlar

    • 20li Yaşlarda Okunması Gereken 12 Kitap
    • Kaliteli Zaman ft. İyi İlişkiler!
    facebook Twitter instagram

    Created with by Ayşe Baykal | Distributed By A Piece of Passion in Life

    Back to top